30 Haziran 2010

Bye-bye biberon

Cumartesi sabah erkenden randevu alıp koşa koşa doktora gittik, durumu anlattık. Rutin kontrollerim de yapıldı, hepsinden geçtim. Su çiçeği aşımı oldum. Döküntü ya da kabarcıklar -artık her neyse- doktorumu çok heyecanladırmadı. "İsilik" dedi. Annem de "Hiç mi isilik görmedik? Bunlar su dolu kabarcıklar.." dese de ilgi çekmeyi başaramadı. Bütün bir hafta suyun içinde takıldım, neredeyse tüm gün bezsiz gezdiğim oldu. Nasıl isilik olabilirim ki? Dilimin üzerindeki beyazlık iyice arkaya ilerlemiş, ucunda da koca bir aft. Faranjit başlangıcı teşhisiyle reçeteye antibiyotik yazılmış olarak çıktık. Annem hiç tatmin olmadı, zaten ağlıyordu daha da ağlamaya devam etti. "Keşke ben hasta olsaydım!", "Keşke titizliği elden bırakmasaydım!". İş işten geçti, söz konusu ben olduğumda bundan sonra hep birlikte daha dikkatli olacağız. Ellerini yıkamayan bana dokunamayacak, kendi yediği bir şeyi bana yedirmeyecek, benim de parmaklarımı ağızlarına sokarak onlara bir şey yedirmeme izin vermeyecekler. Kısaca el-ağız hijyenine maksimum dikkat etmeye devam. Kartlarımızı gayet açık oynayıp herkese baştan söylüyoruz, sonra annem uyarınca darılmaca gücenmece olmasın.

Ağzımın içi berbat; bu halde nasıl yemek yiyeyim, nasıl süt içeyim? Biberondan nefret ediyorum, görmeye bile tahammülüm yok. Sütü ve suyu kaşıkla ya da bardakla içiyorum. Yemek yerken dilimi fazla işin içine sokmadan henüz diş çıkmadığı için boş olan yerlerle çiğnemeye çalışıyorum. Gece süt içerek uykuya daldığımdan eskisi gibi 20:30'da yatak yok. Gecenin bir yarısı yürüyüşe çıkıyoruz da öyle uyuyorum. Bizimkilere spor oluyor ama 8:00-20:30 olan mesai 8:00-24:00 olunca 3 günde dağıldılar. Gece uyandığım zaman da sütümü içip uykumu devam ettiriyordum, biberon olmayınca o da yok. Haydi bakalım, kucakta gezdirme seansı başlasın! Babam geceleri daha iyi annemse uykusuzluğa hiç dayanamıyor. Belki de bütün gün benimle uğraşmaktan tüm enerjisi bitince şarj olma ihtiyacı duyuyordur-ki ben buna izin vermiyorum. Yine nöbetleşmeler başladı...

"Ah ben hasta olaydım da, meleğim olmayaydı!" diye ağıtlar yakan anneme ağzımdan çıkarıp mama verdim. O da kek gibi yedi. Şimdi onun ağzında onlarca aft çıktı, ellerinde ve ayaklarında su toplamış gibi minik yaralar var. Yemek, konuşmak, diş fırçalamak ızdırap! Sadece boğaz enfeksiyonuna çevirmedi. Belki de onda bademcik yok, bende var diyedir. Bilemiyorum, acayip bir şey kapmışım işte.

Annem bugün alıştırma bardağı aldı, belki biberona alternatif olur diye. I-ıh hiç sevmedim! Ondan bir şey içerken de aynı çabayı göstermem lazım, bardaktan içmek daha kolay.

Bu arada Joker'e Avent'in BPA Free biberonları gelmiş. Geçen eylül ayında gelmeyecek miydi bunlar? Bahsi geçmişken tekrar hatırlatayım: Bebekler için mutlaka BPA Free ürünler kullanın, BPA Free olsa bile içine kaynar sıvılar koymayın, ürünün içinde sıvıyı kaynatmayın, kaynar suyla yıkamayın. (Konuyla ilgili eski yazım burada.) Tabii bu kurallar tüm plastikler ve plastik kullananlar için geçerli olsa da konu bebek sağlığı olunca daha dikkatli olmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder