12 Eylül 2009

Şapkalandım-2

Tatile çıkmadan önce şapka bulamadığımı ve yardıma ihtiyacım olduğunu yazmıştım. Babaannem ve Çağan'dan sonra 2 hayranım daha bana şapka gönderdi. Sayenizde güneşin altında kavrulmadan güzel bir tatil geçirdim. :)

Arkası bandanalı olan şapkam anneannemden:Pembe güllü şapkam Perran Teyzem'den:Resimlerden de gördüğünüz üzere bütün şapkalarımı bol bol kullandım. Hepinize çok teşekkür ederim. :)

11 Eylül 2009

Ela Süper Bodrum'dan bildiriyor-3

Ben çok şanslı bir bebeğim. Hava durumunun sağanak yağış uyarısı verdiği bir dönemde tatile çıktık ama çok güzel bir tatil geçirip döndük. Sadece son gün, gidişimize saatler kalmışken, Bodrum bize yağmurla güle güle dedi. Sabah denizde yüzüyordum, öğleden sonra yağmur başladı. İlk defa yağmur altında ıslandım. Kocaman bir duş gibiydi. Havadaki yağmur kokusu çok güzeldi. Eğer yola çıkmak üzere giyinmiş olmasaydık yağmur altında yüzmek isterdik. Gökyüzünün aldığı renge bakın, tam İstanbul'a dönme havası!Her gün sabah ve öğleden sonra olmak üzere günde 2 kez yüzdüm. Deniz tam biz bebeklere göreydi. Bazı anne-babalar üşür diye bebeklerini sokmadılar ama biz üşümekten korkmadık, şıp şıp yüzdük. Dediklerine göre herkes benim deniz keyfime bayılmış, hep beni seyretmişler. Deniz suyunun tadına bayıldım, bayıldım, bayıldım!!! Bana kalsa bütün gün denizde kalıp simitimi ve parmaklarımı yalayabilirdim. :)Havuza zaten girmeyecektim de, bu yalama aşkımdan ötürü girmem iyice imkansızlaştı. Ben de babama havuzbaşında bira keyfi yaparken eşlik ettim.Denizden çıktıktan sonra en sevdiğim şey duşumu alıp bornozumu giymek. Hemen yüzümde gülücükler beliriyor, çok mutlu oluyorum.Bir sürü bikinim vardı, her gün değiş tokuş giymeyi planlıyordum ama ilk gün bizimkilere yaşattığım sürprizden sonra bana bikini giydirmeye cesaret edemediler. Mama ile beslenmediğim için ne zaman kaka yapacağım belli olmuyor. Genellikle sabahları o işi hallediyorum ama bazen canım beklenmedik zamanlarda da kaka yapmak istiyor. İlk gün kırmızı bikinimle havuz başında herkese hava attıktan sonra annem bezimi bağlar bağlamaz güçlü bir tazyikle kaka yapıverdim. Herkesin ağzı açık kaldı. "Ya 2 dakika önce yapsaydı?!" diye birbirlerine bakakaldılar, sonra da kahkahayı bastılar. :) Böylece bikini maceram son buldu.
Minik sandaletlerimi nasıl buldunuz?Yelda ve Tibet tatilimiz boyunca bizimkilere çok yardımcı oldular. Beni gezdirdiler, oyunlar oynadılar, sütümü içirdiler... Böylece hem onlar bebek öncesi prova yaptılar, hem de bizimkiler bir nebze olsun nefes alma fırsatı buldular. Babam ve Tibet plaj voleybolu oynarken annemle onları seyrettik ve tezahürat yaptık. Akşamları tatil köyünün restoranlarını denedik. İtalyan ve Türk mutfaklarını başarılı bulduk. Ben genellikle o saatlerde uyuyor oluyordum. Sadece Meksika restoranında uyanıktım, orada baya eğlendik.Tatil köyünün yerlerine döşenen taşlara çıkar çıkmaz uyuduğumdan bahsetmiştim. Bu gelişme üzerine babam koridora bu taşlardan döşetmeye karar verdi.Uçakta hiç sorun çıkarmadığımdan istediğim her yere gidebilmek için bizimkilerden vize aldım. Bayramda Viyana'ya gidecektim ama annem su koydu. 3 haftaya 3 yolculuk sığdırmış olacaktım ama olmadı. Acaba bir sonraki yolculuğumu nereye yapsam???

08 Eylül 2009

Ela Süper Bodrum'dan bildiriyor-2

Haklısınız, blogu'mu her gün güncelleyemiyorum. O kadar yoruluyorum ki, erkenden uyuyakalıyorum. Burada bana birşeyler oldu. Güneş enerjimi mi emiyor nedir? Çok uyuyorum. Gündüz şekerlemelerimin sayısı da arttı. Tatil köyünün yolları taştan, vallahi onlar çıkardı beni baştan. Pusetime oturup yola çıktıktan sonra 3.adımda uykuya dalıyorum. Tıngır mıngır, takır tukur giderken bana bir uyku bastırıyor ki sormayın. Çok alıştım böyle uyumaya, bakalım İstanbul'a döndüğümüzde neler olacak?

İstanbul'u sel götürmüş, haberlerde gördük ve çok üzüldük. Burada da hava çok parlak değil. İdare ediyoruz diyelim. Ama böylesi daha iyi oldu sanki.. Eylül'de tatile çıkmak.. Sıcaktan hiç bunalmadık. Bakın, fonda yağmur bulutları ve ben:Sabah ve öğleden sonra olmak üzere günde 2 kez denize giriyorum. Denizi çok sevdim. Simitime kurulup kendimi dalgalara bırakıyorum. Bir keresinde denizde yüzerken acıktığımda dışarı çıkmadan simitimde sütümü içtim. Çok komikti, herkes güldü bana. :)

Mutlaka ve mutlaka 50 faktörlük Mustela güneş kremimi sürüyorum. Hava bulutlu da olsa güneş ışınları kendini hissetiriyor. Tedbiri elden bırakmamak lazım. Rengim biraz döndü. Artık hellim peynire değil, tavuk jambona benziyorum.

İlk defa dalga gördüm bugün. Çok ilginç geldi. Kumsalda ayakta dururken gelip ayaklarıma vurup geri gitti. İlk önce korktum ama sonra korkacak birşey olmadığını görüp üzerine gittim. Zaten denize gireceğim zaman da kendim yürüyerek gidiyorum. Böylece suya alışmam da daha kolay oluyor.

Denizden sonra büyükler gibi duş alıyorum. Evdeyken daha sakin banyo yapardım, bizimkiler gibi ayakta duş almak pek hoşuma gitmedi. Açıkcası ben daha ağır, tadını çıkararak banyo yapmayı tercih ediyorum. Neyse, sorun etmiyorum tatilde böyle pratik olmanın sakıncası yok.

Annem ve babam da benden fırsat buldukça dinlenmeye çalışıyorlar. Bu tatil dinlenmeden çok birlikte 24 saat geçirmeye yaradı. Hem annem hem babam yanımda. Çok zevkli! :)

06 Eylül 2009

Ela Süper Bodrum'dan bildiriyor

Dün başlayan Bodrum tatilimin ayrıntılarını ilk günün yorgunluğu yüzünden erkenden yattığım için yazamadım. Şimdi bilgisayarın başına oturdum, uykuya dalmadan önce yazayım ki, benden haber bekleyenleri bir gün daha sayfamdan eli boş göndermemiş olayım. :)

İzmir'e olduğu gibi Bodrum'a uçuşum da sorunsuzdu. Otele gelip eşyaları odaya bıraktığımız gibi sahile indik. Doruk&Funda&Ertan bizi bekliyorlardı. Buraya bizden önce gelip 1 hafta kalmışlar. Güzel bir sürpriz oldu bize. Doruk artık kendi başına takılıyor, benim gibi değil. Bütün gün güneşte oynadığından iyice yanmış, ben yanında peynir gibi kaldım. İlk tatilim olduğu için güneşin altında onun kadar çok zaman geçiremem ama ben de biraz bronzlaşmayı umuyorum. Gider gitmez denizle tanıştım. Çok değişik geldi. Kocaman bir küvette yüzer gibi, biraz da soğuk. Herkes yüzüp eğlenirken biz annemle minik adımlarla belimize kadar girdik. Annemin karnından hatırladığım boşluk hissi oluştu bende. Kendimi suya hemen bırakamadım. Sekizimiz birden denizde olunca bu anı görüntüleyemedik, iyi de oldu. Ekşi suratlı fotoğrafları ne yapacaktım ki?

Denize girerken Huggies'in mayo bezini giydim. En küçük boyu 7-12 kg. arası bebekler için. Ben henüz 7 kg. olmadığımdan sanırım, biraz sızdırdı. Annemin kucağında gözlemeciye gitmiştim, gözlemecide otururken annem yüzmüş kadar ıslaktı! :)

Akşam üzeri duş alıp giyinmek üzere odaya geldik. Babamın duş almasını beklerken annem yatağa havlu atıp beni üzerine koydu. Çıplak olarak... Bilin bakalım ne yaptım? :)

Tesis umduğumuzdan küçük geldi ama olsun. Voyage Torba küçük, sevimli bir yer. Temiz, personeli ilgili. Kalanların üçte ikisi bebekli. Herkes sözleşip de bebekle gelmiş sanki. Gece restoranlara giderken yürüdüğümüz yollar Bağdat Caddesi gibi. Yanyana 2-3 bebek arabası çarpışmadan geçmeye çalışıyor. Bir sürü mama sandalyesi var. Hem de Ikea'nın değil, Chicco'nun. Tepsileri sürekli steril ediliyor. Yere birşey döküldüğü anda siliniyor. Açıkbüfede bebek yemekleri için de bir bölüm hazırlamışlar. Biberon ısıtıcı, sterilizatör, mikrodalga, bebe bisküvisi, hemen hemen herşey var. Bir tek devam sütü yok, onu da biz gelirken yanımızda getirmiştik. Tesiste biz minikler için herşey düşünülmüş. Her yerde bebek arabaları için eğimli bölümler var. Benim için odaya park yatak koymuşlar, geceleri evimizdeki gibi annemlerden ayrı uyuyorum. Çok rahat ettiğimizi söyleyebilirim. Bebekli tatil için ideal bir yer.

İlk gece hepimiz yorgun olduğumuzdan erkenden yattık. Sabah Yelda ve Tibet'le kahvaltıda buluşup 10 gibi deniz kenarına indik. Denizle ikinci randevum vardı. Babaannem ve dedemin aldığı simiti babam ve Tibet birlikte şişirdiler, simit hazır olduğunda ikisinin de tipi bir garipti. Nedenini çözemedim. Yine herkes denize girdi, biz annemle minik adımlarla ilerledik. Sonra annem beni simite oturttu. Boşluk hissini daha bir güçlü hissettim bu sefer. Çünkü kimsenin kucağında değildim, annemin parmaklarını sıkı sıkı tuttum. Sonra bu durum hoşuma gitmeye başladı. Bir de suyun tadı çok güzeldi. Ellerimi, simitimi, annemin ellerini, ne bulduysam yaladım. Tuz çok hoşuma gitti. Daha önce hiç denemediğim, harika bir lezzet! Tuzu babam çok sever, sanırım ona çektim. Simitimin gölgeliği var ama olsun, ilk günden kavrulmayalım diye çıktık sudan. Güneş en tepedeyken gölgede oturdum, kitabımı okudum. Herkes sırayla benimle ilgilendiğinden keyfim yerindeydi. Öğleden sonra tekrar yüzdük. Bu sefer otelde kalanların kullanıp diğerlerinin kullanması için bıraktığı simitlerden birini kullandım. Bu da çok rahattı.Rüzgar çıkıp güneş hafiften kaçmaya başlayınca havuza gittik. Ben girmedim ama babam girdi. Babam havuzu daha çok sevmesine rağmen ilk defa bu tatilde zamanın çoğunu deniz kenarında geçiriyor. Ben de böylece klor kokusu soluyacağıma iyot kokusunu çekiyorum içime.Havuz kenarında da neşem yerindeydi. Bodrum bana yaradı, bir enerji bir enerji!! Gündüzleri doğru düzgün uyumamama rağmen zıpkın gibiyim valla! 4 kişi bana zor yetiyor. Havuza gittiğimizde Huggies'i atıp bikinimi giydim. Böylesi de çok rahatmış. Biraz göbeğim olmasına rağmen galiba güzel bir vücudum var. Çevreden aldığım tepkilerden bu sonucu çıkardım. Bu bikinimden iki tane var. Annem ve Çağan pişti olmuşlar. :)

Güneş iyice zayıflayıp rüzgar üşütmeye başlayınca odamıza geçtik. Duşumu aldım, gece sütümü içtim ve bütün günün yorgunluğunu çıkarmak için 8'de uykuya daldım.